Skip to main content

Sürdürülebilirlik sorunlarının üstesinden gelmek için besleme çözümleri

Araştırmalar, hayvan besleme teknolojilerinin kullanımının karbon emisyonlarının azalmasına, üretim verimliliğinin artmasına, arazi kullanımı dönüşümünün azalmasına ve mineral ve besin atılımının azalmasıyla çevresel etkilerin azalmasına yol açabileceğini göstermiştir.

Hayvancılık endüstrisi, insan nüfusunun beslenme gereksinimlerini karşılamak için ihtiyaç duyulan, besin değeri yüksek, hayvan kaynaklı gıdaların sağlanmasında hayati bir rol oynamaktadır. Hayvansal proteine ​​yönelik artan global talebi karşılamaya çalışırken, sektöre eş zamanlı olarak benzersiz çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik sorunlarının üstesinden gelme görevi de veriliyor. Hayvancılık endüstrisinin gelecekteki uygulanabilirliği, sektörün bu benzeri görülmemiş sürdürülebilirlik endişelerine çözüm bulmak için teknolojiden ve yenilikten nasıl yararlandığına bağlı olacaktır.

Araştırmalar, bu çözümlerden birinin yavaş salınan üre, antioksidanlar, mikotoksin bağlayıcılar ve şelatlı iz mineraller gibi besleme teknolojilerinin kullanılması olduğunu göstermiştir. Bu çözümler, hayvansal üretimin üretkenliğini ve karlılığını artırmak için geliştirilmiştir, ancak bazılarının bu birincil faydaları aşan olumlu etkileri olduğu kanıtlanmıştır.

Global hayvan sağlığı lideri Alltech, 40 yılı aşkın süredir beslenme teknolojileri geliştiriyor. Şirket, bilime dayalı çözümlerin global nüfus için sürdürülebilir beslenmeyi sağlamaya yardımcı olabileceğine inanıyor. Bolluk Gezegeni için Birlikte Çalışma misyonunun arkasındaki vizyon budur: herkes için yeterli besleyici gıdanın olduğu, dünya kaynaklarının sorumlu bir şekilde yönetildiği ve tüm canlıların geliştiği bir dünya yaratmak için tarım-gıda topluluğunu birleştirmek.

Alltech'in araştırma ekibi, yemleme teknolojilerinin üretim verimliliğini artırmadaki etkilerinin daha düşük çevresel etkilere nasıl çevrilebileceğini kanıtlamak için meta-analizlerin, yaşam döngüsü değerlendirmelerinin (YDD) ve simülasyon modellemenin birlikte kullanılmasına öncülük etmiştir.

Araştırma sonuçları nettir: Besleme teknolojileri, süt ve sığır çiftliğinin karbon ayak izini azaltmaya, kümes hayvanı üretiminin sürdürülebilirliğini iyileştirmeye ve hayvan beslenmelerinin hem hayvana hem de çevreye zarar verebilecek toksinlerden kurtulmasına yardımcı olabilir.

İŞTE BAZI ÖRNEKLERE BİR BAKIŞ:

– Karbon ayak izini azaltmak

Bu üç araştırma yöntemini kullanarak, Optigen® (protein niteliğinde olmayan azot) ve Yea-Sacc® (canlı maya) gibi yenilikçi besleme teknolojilerinin, süt ve sığır eti üretiminin hem karlılığını hem de sürdürülebilirliğini önemli ölçüde artırdığı gösterildi.

Bir meta-analiz, protein niteliğinde olmayan azot teknolojisinin kullanımının süt üretiminin verimliliğini artırırken aynı zamanda azot atılımını ve operasyonun karbon ayak izini azalttığını gösterdi. Sonraki bir simülasyon analizi, protein niteliğinde olmayan azotu 1.000 süt ineğine beslemenin karlılığı 18.000 USD artıracağını ve sürünün ayak izini 647 ton CO2e azaltacağını vurguladı.

Besi sığırlarında yakın tarihli bir meta-analiz, Yea-Sacc'ın rumen fonksiyonunu iyileştirdiğini ve bunun sonucunda büyüme oranlarını, yem verimliliğini ve karkas ağırlığını önemli ölçüde iyileştirdiğini gösterdi. 100.000 büyükbaş hayvana 400 kilo canlı ağırlık kazandıracak şekilde canlı maya verilerek simülasyon analizi yapılmıştır. Sonuç: Karbon emisyonları 13.200 ton CO2e azaltıldı, bu da 8.267 arabayı trafikten çıkarmaya eşdeğerdir.

– Sürdürülebilirliği geliştirmek

Çeşitli vaka çalışmaları, kümes hayvanlarında yemleme teknolojilerinin sürdürülebilirlik performansını vurgulamaktadır. Yumurtacı tavuklarla ilgili bir meta-analizde, Alltech'in tescilli maya mannan oligosakkaridi Bio-Mos®, tavukların üretim gününü ve yaşanabilirliğini artırdı ve yemden yararlanma oranını (FCR) düşürdü. Gelişmiş yumurta kalitesi de gözlemlendi.

Bu iyileştirilmiş performans, 1.000 ton yumurta üretmek için yaklaşık 27 ton daha az yem gerekeceği anlamına gelir; bu, soya ekiminden kurtarılan 5.6 hektarlık araziye eşdeğerdir. Bir simülasyon analizi, sera gazı emisyonlarını da %1,5 oranında azalttığını vurguladı.

Piliçlerle ilgili bir meta-analizde, Alltech'in tescilli, şelatlı iz minerallerinin, piliç rasyonlarındaki inorganik iz mineral seviyelerini %33 ila %50 oranında azaltmak ve değiştirmek için etkili bir araç olduğu kanıtlanmıştır. Broyler performansı da iyileştirildi: Ortalama günlük ağırlık kazançları (OGAK) artarken ölüm oranı ve yemden yararlanma oranları (FCR) düştü. Şelatlı iz minerallerin beslenmesi, çinko, manganez, bakır ve demir atılımını önemli ölçüde azaltarak daha düşük çevresel etkilerle sonuçlandı.

2,5 kilogramlık bir pazar ağırlığına ulaşmak için bir milyon kanatlıya şelatlı iz minerallerle besleme simülasyonu, 171 ton CO2e karbon azaltımı, yolda 112 daha az arabaya veya 115 ev tarafından kullanılan elektrik miktarına eşdeğer bir tasarruf gösterdi.

Araştırmalar, kümes hayvanı yeminin besin değerini Alltech'in Synergen®'i gibi çok sayıda ekzojen çözümle en üst düzeye çıkarmanın daha verimli kümes hayvanı üretimine yol açtığını göstermiştir. Bu sayede, kümes hayvanı rasyonlarına dahil edilen belirli yem bileşenlerinin miktarları azaltılabilir, bu da maliyet tasarrufuna yol açar ve bu bileşenleri üretmek için kullanılan toprak, su ve enerji miktarını en aza indirir. Kümes hayvanlarının rasyonlarına sindirimi destekleyici doğal ürünlerin eklenmesi, hayvanların enerji ve besin maddelerini sindirmesine, emmesine ve kullanmasına yardımcı olacak, performansı artıracak ve çevreye atılan besin miktarını azaltacaktır.

Araştırmacılar, sindirim arttığında gübrede azot bileşiklerinin, sindirilmemiş protein ve fosforun atılımının azaldığı sonucunu bulmuşlardır. Ayrıca dışkıda istenmeyen mikroorganizmaların varlığını azalır ve piliçler ve yumurtacılar için azot bileşiklerinin sindirilebilirliği gelişir.

Alltech'in maya bakımından zengin bir fraksiyonu (MRF) olan Actigen®'in bağırsak sağlığı üzerindeki olumlu etkilerinin üretimi, refahı ve sürdürülebilirliği iyileştirdiği gösterilmiştir. Bir meta-analizde, bazal rasyonlara MRF takviyesi sürünün OGAK’nı, yaşayabilirliğini ve FCR'sini artırdı.

– Mikotoksinlerin azaltılması

Mikotoksinler, düşük yem kalitesi veya azalan çiftlik üretimi nedeniyle ekonomik kayıplara neden olurken, hayvancılık operasyonlarının karbon ayak izini de etkiler. Yakın zamanda yapılan bir meta-analiz bu konuyu daha detaylı inceledi. 25 piliç çalışmasının analizi, mikotoksinlerin üretkenlik ve müteakip çevresel sürdürülebilirlik üzerindeki etkisini gösterirken, aynı zamanda Mycosorb A+® gibi bir maya hücre duvarı ekstraktının (MHDE) rasyona dahil edilmesinin bu etkilerin bazılarını nasıl iyileştirebileceğinin altını çiziyor.

Çalışma, 100.000 piliçte mikotoksin tüketiminin, temel olarak daha düşük yem verimliliği ve daha yüksek kanatlı ölümleri nedeniyle emisyonları 46,62 ton CO2e artırabileceğini buldu. Bir mikotoksin sorunu sırasında MHDE'nin dahil edilmesi hem FCR'yi hem de ölüm oranlarını önemli ölçüde iyileştirdi. Bu üretkenlik iyileştirmelerinin etkilerini simüle etmek için bir YDD kullanılarak, MHDE’nin yeme katılmasının, tek başına mikotoksinle kirlenmiş bir yemle beslenmeye kıyasla emisyonları 100.000 kanatlı başına 25,41 ton CO2e azalttığı gösterildi.

Geleceğe bakmak

Besleme teknolojileri, Birleşmiş Milletler'in Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin birçoğuyla uyumlu hale getirilebilecek sürdürülebilirlik faydaları sağlayabilir. Daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da hayvan üretkenliğini artırmaya yönelik beslenme çözümlerinin aynı zamanda karbon ayak izini azaltmaya ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmaya yardımcı olabilecek bir araç olabileceğini gösteren kanıtlar var gibi görünüyor.

Loading...