Skip to main content

Su ürünleri yetiştiriciliğinin geleceği için 5 temel faktör

Sirkülasyonlu su ürünleri sistemlerinin uygulanmasındaki artış

Sirkülasyonlu su ürünleri sistemleri yeni bir konu değildir. Bu yetiştiricilik yöntemi 1980'lerden beri mevcut ve Atlantik somonu endüstrisinde uzun yıllardır yoğun bir şekilde kullanılıyor. Ancak, su ürünleri endüstrisinin geri kalanının bunu benimsemesi neredeyse 20 yıl almıştır.

Gelecekteki üretimin sirkülasyonlu su ürünleri sistemlerine dayanacak olmasının birkaç nedeni vardır, ancak başlıca nedenleri sürdürülebilirlik ve verimdir.

Başarılı bir sirkülasyonlu su ürünleri sistemini uygulamaya koymak için, lezzeti artırmak, su kirliliğini azaltmak ve hem sistemin hem de balığın en iyi performansı göstermesini sağlamak için yemin optimize edilmesi gerekir. Bu sisteme sahip tesisler karada faaliyet gösterdiğinden, gölet/deniz stokları üzerindeki baskı azaltılabilmektedir.  Ayrıca, tesislerdeki mevcut suyun geri dönüştürülmesine yönelik ilerlemeler sağlanarak kaynakların daha fazla tüketilmesi önlenebilmektedir.

Bu alandaki diğer gelişmeler, daha kontrollü ortamlara izin vererek ve uzun vadeli çevresel zorlukları kolaylaştırarak karides yetiştiriciliğinde devrim yaratan sirkülasyonlu su ürünleri sistemlerinin geliştirilmesini de sağlamıştır.

Diğer taraftan, tatlı su kalitesini ve su bitkileri ve hayvanlarını da içeren yabani balık popülasyonlarını koruyucu çevresel etkileri nedeniyle, hükümetlerin mevzuatlarında kafes yetiştiriciliğinden sirkülasyonlu su ürünleri sistemlerine geçişle ilgili değişiklikler görmekteyiz.

Su ürünleri yemlerinden balık unu ve balık yağının çıkarılması

Yem, esasen, her türün gelişimini desteklemek için enerji ve besin sağlar. Balıkların  enerji ve besinlerin nasıl sağlanacağı konusunda bir tercihi yoktur. Su ürünleri rasyonlarında balık unu yüzdesi 2000 yılından bu yana önemli ölçüde azalmıştır ve birçok balık türünün üretiminde balık unu ve balık yağından uzaklaşmak artık bir hayal değildir. Bitki proteinleri ve diğer bileşenler, balık yemlerindeki balık unu bileşeninin yerini alabilir. Bununla birlikte, bu kaynaklar büyük ölçüde düşük sindirilebilirlik sorunları ile sınırlıdırlar. Formülasyonlar yüksek oranda sindirilebilir olmalıdır ve her bir bileşen, performansı olumlu yönde etkilemek için rasyona değer ve zenginleştirme katmalıdır. Su ürünleri beslemesinde enzimlerin kullanılması, sağlıklı bir sindirim sistemini desteklemek ve maliyet verimliliğini artırmak için balık ve karideslerin yemi daha iyi sindirmesine yardımcı olabilmektedir.

Çiftliğiniz için doğru olan bir yem seçmek, potansiyel olarak şunları yapabileceğiniz anlamına gelir:

  • Daha az yem kullanımı
  • Üretimde iyileşme
  • Daha yüksek verim
  • Olumsuz çevresel etkilerde azalma

Ne yazık ki, su ürünleri çiftliklerinde bitki bazlı hammaddelerin miktarını artırırken gizli bir tehdit bulunmaktadır. Mikotoksin kontaminasyonu, algılanması gözle görülür şekilde zor olduğu için üreticiler için sessiz bir düşman olarak bilinir. Düşük/akut veya yüksek maruziyet seviyelerine sahip uzun süreli yem alımı, balık çiftliklerinde zayıf büyüme ve açıklanamayan ölümlerin bir nedeni olabilir. Tüm ilgili üretim noktalarında doğru yönetim, bu tehdidin ele alınmasında çok önemlidir. Yem takviyeleri ayrıca mikotoksinlerin sindirim sistemindeki etkilerini ortadan kaldırmaya ve vücut tarafından emilmelerini önlemeye yardımcı olabilir. Diğer taraftan, lojistik sorunları endişe verici bir oranda artış göstermektedir. Bu yaklaşım, sürdürülebilir uygulamaları geliştirmek ve ithalata daha az bağımlı hale gelmek için önemli bir fırsat da sağlar. Alltech Coppens'teki kalite ekibi, kaliteli yerel malzemeler tedarik etmeye ve formülasyonları bu koşullara uyacak şekilde uyarlamaya ve balığa en fazla faydayı sağlamaya odaklanmaktadır.

Yem formülasyonundaki gelişmeler ve net enerji formülasyonlarına doğru kayda değer bir geçiş

 

Yem üretimi, üretici için verimli ve uygun maliyetli olmalıdır. Balığa üretim için en uygun enerji seviyelerini sağlayabilecek bir yem üretmek için her bir hammaddenin sindirilebilirlik parametrelerini anlamak çok önemlidir.

Brüt enerji, hayvana verilen yemde bulunan toplam enerjidir. Hayvan yemi sindirirken sindirilebilir enerji kullanır. Metabolik süreçler nedeniyle daha fazla enerji kaybedilecek ve kalan net enerji haline gelecektir.

Balık, büyümek ve sağlık durumunu korumak için net enerjiyi kullanabilir. Mikrobesinler bu büyümeyi en üst düzeye çıkarmanın anahtarıdır, ancak verimlilikleri değişebilir. Alltech Coppens Su Ürünleri Merkezi’nde yapılan son araştırmalar, yemin doğru formüle edilmemesi durumunda metabolik enerji kayıplarının %30-40 arasında değişebileceğini ve bu durumun balığın büyümesini olumsuz yönde etkilediğini göstermiştir. Farklı yem türlerinin net enerjisini karşılaştırmanın yanı sıra lezzetlilik ve sürdürülebilirliği göz önünde bulundurmak, üreticilerin performans için en iyi yemi seçmelerine yardımcı olabilir.

Sağlıklı bir bağırsak başarının anahtarıdır

Balıklarda optimum sağlık durumuna ulaşmak, su ürünleri yetiştiricileri için ana hedeflerden biridir. Hastalık ve/veya büyümede gözlemlenen önemli düşüler üretici için maliyetleri artıracaktır. Kötü sağlık durumu, balık yetiştiriciliği endüstrisindeki en büyük kayıplardan bazılarını açıklayabilir.

Alltech, sağlıklı bir bağırsağın başarının anahtarı olduğuna inanmaktadır. Sağlıklı bir bağırsak, besin miktarını maksimum düzeyde sindirebilir ve emebilir. Bağırsak mikroflorası, bağırsak morfolojisi, bağışıklık sistemi ve besin alımı - ve ilaveten bu elementlerin her birinin nasıl etkileşime girdiği - hepsi balık ve karidesin sağlığı ve performansında rol oynar. Çiftlik ortamındaki hayvanlar da temel beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için temel besinlere ihtiyaç duyar. Bir balığın derisi, bağırsakları ve solungaçları, sağlığını etkileyebilecek dış çevresel faktörlerle birincil etkileşim noktalarıdır. Bu organlar hem içten hem de dıştan korunmalıdır.

Hayvan sağlık açısından ne kadar sağlamsa, üretim döngüsü boyunca strese karşı o kadar yüksek bir savunmaya sahip olacak ve en yüksek verimlilik seviyelerini sağlayacaktır.

Dikkat edilmesi gereken potansiyel stres faktörleri:

• Kötü üretim koşulları

• Yaş

• Yemin kalitesi

• Sıcaklık

• Tuzluluk

• pH

Yukarıda bahsedilen tüm faktörler, bağırsakta bir dengesizlik yaratarak hastalık duyarlılığının artmasına neden olabilir. Büyüme oranları ve bağışıklık üzerinde takip eden olumsuz etkiler, daha sonra olumsuz ekonomik etkilere de yol açacaktır.

 

Sürdürülebilirlik

Gelecek nesiller için gıda güvenliğini sağlamak, içinde yaşadığımız çevrenin dikkatli ve sorumlu bir şekilde yönetilmesini gerektirir. Çözüm, sürdürülebilir su ürünleri yetiştiriciliğidir. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 2030 yılına kadar, gıda için tüketilen balıkların %60'ının su ürünleri yetiştiriciliğinden geleceğini öngörmektedir. Üretimin her aşamasında çevre dikkate alınmalıdır. Balığın gerçek ihtiyaçlarını tesbit edebilirsek, gerekli olan çeşitli mikro besinleri ölçersek ve dışkı bileşimini analiz edersek, su kalitesini nasıl iyileştireceğimizi daha iyi anlayabiliriz.

Kötü su kalitesinin önlenmesi, sağlıklı bir kültür yetiştiriciliği sistemi ve sürdürülebilir üretime yardımcı olan besin takviyelerinin dengeli şekilde kullanımı, olumsuz çevresel etkileri azaltabilir ve ekonomik kayıpların önüne geçer.  

Sirkülasyonlu su ürünleri sistemleri ve yukarıda bahsedilen deniz bazlı bileşenlerden geçiş olumlu etkiler yaratmıştır ve bunların tümü gelecek nesiller için sürdürülebilir deniz protein kaynaklarına erişimi daha güçlü şekilde sağlayacaktır.

 

 

Loading...