Skip to main content

Amonyak seviyesinin kümes hayvanları üretimi üzerindeki etkisi

Kanatlı kümeslerinin etrafında, -sinekler dışında- en büyük şikayetlerden biri gübre kokusudur. Kümeslerdeki amonyak konsantrasyonu sadece kokuya neden olmakla kalmaz, aynı zamanda hem kümeslerdeki hayvanlar, hem de buralarda yoğun olarak çalışan işçiler için zararlı olabilir. Amonyak gazının nasıl oluştuğunu, kümes hayvanları üzerindeki etkisini ve amonyak seviyelerinin nasıl kontrol edileceğini anlamak, ideal kümes hayvanları yönetimine katkı sağlayabilir.

Amonyak gazı nasıl oluşur?

Azot, protein veya diğer kaynaklar yoluyla kümes hayvanı rasyonlarının bir bileşenidir. Bu azotun bir kısmı hayvan tarafından kullanılarak dokulara veya yumurtaya dahil edilir, ancak çoğu ürik asit (yaklaşık %80), amonyak (yaklaşık %10) ve üre (yaklaşık %5) formunda dışarı atılır. Dışarı atılan ürik asit ve üre,  gübrede bulunan bakteri ve enzimler aracılığıyla mikrobiyal ve enzimatik parçalanma yoluyla amonyağa dönüştürülür. Bu süreç sonrasında havaya salınan amonyak, hem kümes hayvanları hem de işletmedeki çalışanlar tarafından kolayca fark edilebilen bir gaz haline gelir.

Amonyağın nasıl oluştuğunu ve kümes ortamına nasıl salındığını etkileyen faktörler

Gübre bakteri ve enzimlerinin azotu parçalayarak amonyak oluşturmasını etkileyen faktörler

  • Altlık türü
  • Hayvan aktivitesi
  • Stok yoğunluğu
  • Gübre işleme
  • Gübre temizleme sıklığı
  • Havalandırma oranı
  • Azot içeriği
  • Sıcaklık
  • Rutubet/Nem
  • pH

Amonyağın kümes hayvanları üzerinde nasıl bir etkisi olabilir?

Amonyak seviyelerinin üretimi nasıl etkileyebileceğini inceleyen çeşitli araştırma sonuçları bulunmaktadır. Bazı araştırmalar 25 ppm'nin maksimum olması gerektiğini öne sürerken, diğerleri hayvanların uzun süre 20 ppm'ye maruz kalmasının zayıflamış bir bağışıklık sistemi ve solunum yolu hasarı gibi sorunlara yol açabileceğini öne sürmektedir. Diğer bazı araştırmalar ise, kümes hayvanlarının farklı amonyak seviyeleri içeren ortamlar arasında, 11 ppm'nin altındaki amonyak seviyesine sahip ortamları seçtiklerini ileri sürmektedir.

Amonyak hayvanlar için zehirlidir. Yüksek amonyak seviyeleri, nefes almada güçlük, soluk borusunda (trake) tahriş, hava kesesi iltihabı, gözün mukus zarlarında iltihaplanma veya bu semptomların bir kombinasyonu gibi gözle görülür değişikliklere yol açabilir. Daha düşük amonyak seviyelerine maruz kalındığında daha az belirgin olan diğer birçok değişiklik olabilir. Çalışmalar, üretim boyunca 20-25 ppm'e maruz kalmanın ikincil enfeksiyonlara (viral veya bakteriyel) duyarlılığın artmasına, yem veriminin azalmasına ve doku hasarına neden olabileceğini göstermiştir. Bu değişiklikler, 16-28 gün boyunca 20-30 ppm amonyak seviyelerine maruz kalan broylerlerde kaydedilmiştir. Hindiler üzerinde yapılan araştırmalar, E. coli enfeksiyonundan etkilenen hayvanlar arasında, 10-40 ppm arasında amonyak seviyelerine maruz kalanların akciğerlerinde amonyağa maruz kalmayan hayvanlara göre daha fazla bakteri bulunduğunu ortaya koymuştur. Yumurtacı tavuklarda amonyağa erken dönemde maruz kalmanın kalıcı bir etki yaratabileceği ve yarkaların performanslarının daha sonraki dönemlerde olumsuz yönde etkilenebileceği öne sürülmüştür. Ek olarak, yüksek amonyak konsantrasyonlarına kronik maruz kalma, yumurta tavuklarının yumurta üretimini bozabilmektedir.

Araştırmacılar, mikroskobik düzeyde amonyağa maruz kalmanın hayvan içinde bazı değişikliklere yol açtığını saptamıştır. Kümes hayvanlarında 20 gün boyunca yüksek düzeyde amonyağa maruz kalmak, muhtemelen besin emilimini etkilemesinden dolayı, bağırsak yüzey alanını azaltmış, hayvanın oksidatif strese karşı direncini düşürmüş, bağırsak yolunun besinleri parçalama yeteneğini değiştirmiş ve bağışıklık organlarını etkilemiştir. Kısa bir süre için bile olsa, yüksek amonyak konsantrasyonlarına maruz kalmak, hayvanların daha uzun süreler boyunca orta konsantrasyonlarda amonyağa maruz kalması kadar etkili olabilmektedir.

Kümes hayvanları ve insanlarda amonyak konsantrasyonlarının zararlı etkileri

5 ppm

Saptanabilir en düşük seviye.

6 ppm

Gözleri ve solunum yollarını tahriş eder.

11 ppm

Hayvan performansında azalma.

25 ppm

Bir saatlik bir süre için izin verilen maksimum maruz kalma seviyesi.

35 ppm

10 dakika boyunca izin verilen maksimum maruz kalma seviyesi.

40 ppm

İnsanlarda baş ağrısı, bulantı ve iştahsızlık.

50 ppm

Performansta ve hayvan sağlığında ciddi azalma; artan pnömoni olasılığı

100 ppm

Hayvanlarda hapşırma, tükürük salgısı ve mukus zarının tahrişi

300 ppm veya daha fazla

İnsan yaşamı ve sağlığı için acil bir tehdit.

Kanatlı kümeslerinde amonyak seviyeleri nasıl azaltılır?

Kümeste amonyağı azaltmak için çeşitli stratejiler vardır. Bu stratejiler tek tek veya kombinasyon halinde kullanılabilir ve kümeslerde daha iyi hava kalitesini, dolayısıyla daha iyi bir hayvan performansını teşvik etmeye yardımcı olabilir. Bu stratejiler kümes, altlık, gübre, havalandırma gibi alanların yönetimine odaklanır.

Havalandırma, kümes içi hava kalitesi kontrolü görevi görür, amonyağı kümesten uzaklaştırır ve temiz hava getirir. Ancak bu yöntem amonyak oluşumunu azaltmaz veya engellemez. Bununla birlikte, her mevsim uygun havalandırmanın sürdürülmesi, kümesteki gaz halinde amonyak seviyelerinin azaltılmasına ve altlığın kuru kalmasına yardımcı olacaktır.

İyi bir kümes yönetimi, amonyak gazı oluşumunu azaltmaya yardımcı olabilir. Altlıkların ıslak olmaması önemlidir. Altlığın ıslanmasını önlemenin yollarından bazıları; sızıntı yapan suluklar ve fıskiye sistemlerini tamir etmek, uygun altlığı seçmek, hayvanın yaşına göre uygun bir kümes bağıl nemi sağlamak, yoğunlaşma potansiyelini azaltmak ve kümesi uygun şekilde ısıtmak ve havalandırmaktır.

Altlık ve gübre yönetimi stratejileri iki ana yönetim uygulamasına ayrılabilir:

  • Kanatlı rasyonlarını yönetmek: Gübrede amonyak oluşumu ve ardından bir gaz olarak salınması, gübredeki artan azot seviyeleri ile bağlantılı olabilir. Kümes hayvanlarında, yemdeki protein uygun şekilde parçalanmaz ve emilmezse dışkı azot seviyeleri artar. Bu, hayvanın beslenmesinde çok fazla kompleks protein varsa, hasta ise veya sindirim sistemi düzgün çalışmıyorsa meydana gelebilir. Sorunların önlenmesi, rasyondaki protein ve / veya amino asit seviyelerinin dengelenmesi ve hayvanın sindirim sisteminin sağlığının korunmasıyla mümkün olabilir.

Dışkıdaki azot yoluyla ortaya çıkan amonyak emisyonlarını önlemeye yardımcı olan bir başka yöntem, amonyağın bağlanmasında rol oynayan Yucca schigidera özütü gibi bileşenleri kullanmaktır. Yucca schigidera'dan elde edilen De-Odorase®, kan üre ve kan amonyum iyonlarını azaltmaya, kör bağırsakta aşırı azot parçalanmasını önlemeye ve amonyağın bağlanarak gaz olarak serbest kalması yerine gübre içinde kalmasına yardımcı olmaktadır. Yemde kullanılan De-Odorase ile, hayvanların kümese yerleştirildiği andan, çıktığı ana kadar, amonyağın havaya salınımı kontrol edilebilmektedir.

  • Kümese girdikten sonra gübrenin yönetilmesi: Altlığın pH'ını düşürmek için asitlendirici maddeler, kullanılabilir (normal olan 7,5-8,5'in altına), bu da gübre içindeki besinleri parçalayan ve amonyağı serbest bırakan mikropların aktivitesini yavaşlatmaya ve azaltmaya yardımcı olur. Başka bir strateji, altlık veya gübre içinde koku ve nem emici maddeler kullanmak olabilir. Genellikle kil bazlı olan bu emiciler, altlığın mikrobiyal aktivitesini yavaşlatır veya nem içeriğini düşürür. De-Odorase, salınan amonyağı kontrol etmeye ve kokusunu azaltmaya yardımcı olmak amacıyla, gübrenin üzerine konarak veya sprey şeklinde de kullanılabilmektedir. Ayrıca, gübredeki mikropların ve enzimlerin amonyak salınımına yardımcı olan hareketini önlemek için mikrobiyal ve üreaz enzim inhibitörleri de kullanılabilmektedir.

Tüm bu stratejiler, altlık ve gübre birikiminden, altlık ve gübre neminden, kanatlı hayvan türünden, kümes sıcaklığından, hastalıklara ilişkin zorluklardan veya bu faktörlerin bir kombinasyonundan olumlu ya da olumsuz yönde etkilenebilmektedir.

Sonuç

Kümeslerdeki gübre ve amonyak gazından kaynaklanan amonyak emisyonları, kanatlı endüstrisindeki kompleks konulardan biridir, ancak; iyi havalandırma, iyi kümes yönetimi ve amonyak gazı oluşumunu azaltma stratejisinin bir kombinasyonu ile bu sorun yılın herhangi bir zamanında başarıyla çözülebilir.

Loading...